Başkanların Savaşı

-
Aa
+
a
a
a

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın kulübün mali genel kurulunda yaptığı ''Saha dışı olaylara başvurursunuz.'' açıklaması beklenen etkiyi gösterdi. ''Pandoranın kutusu'' açılmış oldu. Bu açıklamaya akabinde Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ Almanya'dan ses verdi: ''Şampiyonluğa ulaşmanın iki yolu vardır. Birincisi iyi bir takıma sahipsinizdir, şampiyonluğa ulaşırsınız. İkincisi takım iyi olmaz, Fenerbahçe gibi, ancak bir takım ayak oyunlarıyla şampiyon olursunuz.'' Hemen peşinden, Fenerbahçe'ye elendikleri basketbol maçından sonra canı yanan Beşiktaş Bbaşkanı Yıldırım Demirören kükredi:''Fenerbahçe protokol tribünündeki belli kişiler salonda silah gösterdi. Beşiktaş taraftarına gösterilen silah bana gösterilmiştir''. Başkan bunları söylerken, basketbol takımının menajeri Zeki Can katıldığı bir panelde suçlamaları daha ileri bir noktaya taşıyordu:''Maalesef saha dışı olaylar nedeniyle elendik. Ama bu Fenerbahçe'nin kanında, yapısında olan bir şey. Buna yapacak bir şey yok''. Galatasaray boş mu duracak, durumdan vazifeyi Trabzonlu Ergun Gürsoy çıkarıyor ve ''Atay ne dediyse doğrudur'' gibi evlere şenlik bir açıklama yapıyordu. Nihayetinde sahnedeki son replik (şimdilik) yine Aziz Yıldırım tarafından seslendiriliyordu:'' Küfür onların devamlı yöntemi. Kendi başkanlarını bile küfürle istifa ettirdiler.''

Aslında yukarıdaki açıklamalarda en manidarı Beşiktaş basketbol takımının menajerinin söyledikleri. Tek bir farkla: Olan biten sadece Fenerbahçe'nin kanı ve yapısıyla değil, tamı tamına bu toprakların kanı ve yapısıyla ilgili.

Son bir haftanın ''başkanlar savaşı''nın kısa bir özeti. Hatırlatma kabilinden; bu muhabbetten iyice canı bezene, meseleyi anlamada yardımcı olsun. Hoş, olup biteni anlamak, başkanların ne söylediklerinden ziyade, bunları nasıl söyleyebildikleri ile ilgili (daha doğrusu söylediklerinin olası bedellerini anlamakla)...

İşte ''Türkiye Futbol Ortaoyunu"nun en afili tiplemelerinin replikleri... Ondan sonra, Federasyon kalkıyor, Türkiye'nin birçok yerini ''Lütfen''li futbol toplarıyla donatıp, kampanyalar yapıyor. Demek ki, meselenin içinde ''3-4 büyükler''in olduğu her spor dalının ''futbol kılıklı'' adamlarca getirileceği durum ortada. Şöyle bir düşünün hele; Basketbol Ligi'nde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, (hadi Trabzon'a da bir takım kurduralım) Trabzonspor şampiyonluk için yarışıyor. Ve maçlarını yaptıkları yerler de kapalı spor salonları... Bu başkan ve bu taraftar profilini dikkate alacaksak, düşünmeyelim daha iyi. Veya bu lige şimdiden şöyle bir isim koyalım: "Ulusal Basketbol Salon Muharebeleri Ligi"

Ağızlarından çıkan her kelimenin, ekranlardaki mimiklerinin her halinin manşet olduğu ''sorumlu'' adamlar, memleketin en ''şiddet-meşru'' alanında akıl almaz açıklamalar yapıyorlar. Merkezine sadece kendilerini koydukları kimliklerinden ''öteki''ne yine tarifsiz nefretler saçıyorlar. Kelamlarıyla sadece, ileride yaşanacak olası tribün facialarını ''muştulamakla'' kalmıyor, bir toplumun iyiden iyiye bozulan psikolojisine nur topu gibi "travmalar" hediye ediyorlar. Toplumla kurdukları ilişkileri tamamen ''bulantılı'' hale dönen "takipçileri"nin, ne kusacaklarından bihaberler mi? Ondan sonra da çıkıp, aman ''şiddet olmasın, küfür olmasın'' diyorlar. İyi de, sizi izleyen ''umutsuz''ların, ''kaybetmişler''in ondan da gayrı bir ''meydan okuması'' kalmadı ki hayata.

 

 1 Nisan 2005 tarihinde Birgün'de yayınlanmıştır.

 

(Kâr amacı gütmemek şartı ile bu yazının tüm hakları, yazarını ve ilk yayımlandığı kaynağı belirtmek kaydıyla kullanmak isteyene aittir...)